-Delirmemek için içmek, içmek için biraz delirmek gerekir.
-Günahlarımdan arınmış olmayı -sanırım- istemezdim.Çünkü o ben olamazdım.
-Tüm organlarımı kaybetmeyi göze alabilirim, ellerim ve gözlerim hariç.
-Bana ilham veren en önemli şey hüzündü.Bu yavaş yavaş değişti.Şimdilerde ilham bana hüzün veriyor.
-Aklımı kaybetmek istediğim zamanlar oluyor, kimi zaman düşünmeden yaşayabilmek en önemli kabiliyet.
-Şiirlerimi bir doluya tutulmuş gibi yazıyorum.Ya o zamanda çıkacak, o kelimeler ya da hiç çıkmadan bulunduğu mahsende can çekişe çekişe ölecekler.Unutmak başa çıkamadığımız bir hastalık.
-İnsanların davranışlarını anlamakta zorluk çekmiyorum. Hırsızından, bir hayat kadınına, uyuşturucu çekeninden, okulu terkedenine kadar hepsinin temel dürtüleri bende mevcut.
-Kendimi başka birinin yerine koyarak hareket etmek görsel,işitsel,dokunsal ve zihinsel bir şölen keyfi verir bana.
- Bir adam karşıma gelip kendi şivesiyle konuştuğunda onun gözlerinin içine bakarım, ne düşündüğünü hissetmeye çalışırım ve onun düşündüğü gibi konuşmaya çalışırım.
-Yazmasam boğulurum.
-Güzel bir kadına bakmak, güzel bir birleşmenin ön şartı değildir.Güzel bir hayal kurmak, güzel bir eser vermenin ön şartıdır.
-Gördüğüm her şeyi aklıma kazıyamıyorum.Ama aklıma kazıdığım her şey gördüğüm şeyler.
-Tecrübesiz ve bilgisiz olmak çoğu zaman bir avantaj.
-İyi bir hatip olmak ya da iyi bir yazar olmak istemek, daha çok tanınmak istemekle ilgili bir uğraş. Ama iyi bir adam olmak istemek, kendini anlamaya çalışman ilgili bir uğraş.
-En bilindik,en sevindik,bir ritüel halinde yapılan tüm alışkanlıklar dalga geçilmeye değerdir. Çünkü onlar bir kitabın kapağı ya da çikolatanın kağıdı gibi gösterişli olmaya çalışmanın yöntemleridir.Kitabı açıp okumadıktan sonra..
-Tanıştığım her kişiyitanımayı çok isterdim,ama buna vaktim yok.Daha kendimi tanıyamadım.
-Bencil miyim? Çoğu zaman.Fakat bencilliğimle dalga geçebildiğim zamanlarda diğerlerini de düşünebiliyorum.
-İlgi alanım azalsa daha iyi olacak. Böyle olursa belki bir işi en iyi şekilde yapabilirim.Ama sanmıyorum.
-Düdüklü tencere gibiyiz.İçimizde ki basınç arttığında, tiz bir sesle herkesi rahatsız etmeyi çok iyi biliyoruz.
-Aynada kendimize her bakışımızda farklı bir insan görseydik, bu bizi delirtirdi. Bizi sevenler bize her bakışlarında farklı bir insan görselerdi bizi sevmemeye başlarlardı.