Translate

Salı, Ekim 25, 2011

Berduş

Nefessiz kalmıştı yalnızlığım,birini kovalar gibi
-Kendimi dinlemeyi öğreneli-
Yağmurlar zenginleştirir ruhumu-
-Durulanmış engin ovalar gibi.

"Sersemlemiş bir haldeydi..Keza ne sözleri ne de düşündüklerini hatırlayamıyor ya da hatırlasa da ayrıntılardan bütünü göremiyordu. Kafasına birisi vurmuş gibi bir o yana bir bu yana sallanırmış gibi zamandan ve mekandan habersiz öylece bakıyordu çevresine."
Bu derdimi nasıl anlatmalıyım?İlahi bir fısıltı mı gelecek, imkanı yok. Derdin ne senin? İçimdekileri bilmemek.Parlıyorum:Bu kaotik,belirsiz, değişken ve tahmin edilemeyen bir varoluşu basit ve düşündürücü bir anlatımla ifade edebilmeliyim.Yapmam gereken tek şey odaklanmak ama odaklanacağım konuyu bile bilmiyorum.Sadece içimde garip, acı verici, buğulu bir his var.Bir his, belki bir sezgidir adı, her neolursaolsun, ifade etme ihtiyacı duyuyorum. Bir şeyleri yazmalıyım.Zorluk çekiyorum.Ikına ıkına da çıkmıyor, ama kapınının hemen arkasında cıvıl cıvıl pek çok kelime beklişiyormuş da kapıyı açamıyormuş gibi bir his.Belki de bu içe dönüşümün, kendime uzun zamandır bakmayışımın kapı kilididir.Yıllar sonra ilk defa aynaya bakıyorsunuz ve saç baş birbirine girmiş halde o eski taze, gülümseyen, tanıdık yüzü görmek yerine, ihtiyarlamış, çirkinleşmiş ablak pis bir suratla karşılaşıyorsunuz.Bu yüzü tanımadıgınız için kendinize lanetler okuyarak, yürüyorsunuz. Öylesine bir yürüyüş.
"5 yıldır, bir gibi yaşamaya, itilmeye alışmıştım. İnsanlar ile iletişim kuramıyor, dediklerini anlamıyordum.Çoğunlukla alaya alınmıştım. İçki hayatımın tek gıdasıydı ve sağlıklı düşünüp aklımı kaybetmemek için her gün içmem gerekiyordu."
Sonra çevresine bakınıp duran bir adam görüyorsunuz. Saç baş dağınık, berduş, pek çoğumuzun korktuğu,tiksindiği bir tipte. Sakalları o kadar uzamış ve yağlanmış ki, adamın şaşkınlığı, ufak bir kaza geçirmişliği ya da yardım ihtiyaç duymuşluğu karşısında kayıtsız kalıyorsunuz.Osurup geçiyorsunuz. Hiç bir şey olmamış gibi. Yıllar önce kütahya cumartesi pazarında karpuz satarken gördüğüm adama ne kadar benziyor dedim içimden.Tam sefil ve ceketli. Yağlı ve bakımsız.Burnumu kaşıyarak yürüdüm yanından.

Çarşamba, Ekim 19, 2011

Çukurca

Kulağımda iniltili-titrek bir sela sesi,
Oysa az ötede motor seslerine karışmış insan sesleri var
Dilim damağımda, gözlerim nemli gibi,bir dokunuş gerekli sadece,
Birazdan ensemden derin titreme tüm vücuduma yayılacakmış gibi
Sela okunmaya devam ediyor, çevreme kapanmışım, gözümde komandoların fotografları var,
Gözümde kurak dağların, kayalıkların, dikenli-sararmış-ruhsuz toprağın görüntüsü, yalaz bir rüzgar, kızarmış ve uğultulu bir soğuk var aklımda,
Toprağa yavaşça sızan kan lekesi, olandan habersiz, bağırandan habersiz, kendi anlamından habersiz, canım toprak, içine doğru süzülen kanı emiyor.
Olacaktan habersiz, anamdan-babamdan kıymetli asker!
Düşünme sen gerisini artık analar ağlar..