Translate

Cuma, Kasım 30, 2007

Hayatımın Rengi 2

Sıcak bir mum damlası gibi düştüğü yerde katılaşan,katılaştıkça biçimlenen,serpilen ve güzelleşen bu sevgiye bir ad vermekte zorluk çekiyorum.Bilinen lugat kelimeleriyle sevgi-aşk-heyecan-arzu-vuslat gibi kelimeler mahvazasından çıkmış gibi zembereği boşalmış gibi anlamlarını aşmış, canlanmış, neşeyle çevremde dolanıyorlar.Bu her canlı kelimenin içinde belirmiş bir silüet gibi seni görüyorum;
Kimisi çiçeklerle anlamını simgeliyor,
kimisi gülüşüyle,
kimisi gözündeki pırıltıyla
kimisi gözümün bakmaktan sakındığı rengiyle
kimisi yüreğindeki anaç şefkatle,
kimisi çektiği sıkıntıların olgunlaştırdığı ruhuyla,
kimisi yüksek ahlakın yogunlaştırdıgı rafine bir sentez gibi olağanüstü kişiliğiyle .

Evet!Ad vermek çok zor,cünkü bu yaşadıklarımı kısıtlıyor olabilir.O yüzden bu yaşadıklarımızın hiçbirisine bir ad veremeyeceğim.Bu olaylar bütünü başlı başına kendi anlamlarını ancak seninle bulabilir.

Belki açıklama girişimlerinde bulanabilirim,ama asla gerçek anlamlarını veremem. Sana baktıkça kafamda gizil olarak bekleyen bazı tanımlar şekilleniyor..ve senle hayat bulmaya devam ediyorum..
Bu denli romantik bir ilişkiye girebilme cesaretine artık modern toplumlarda insanların şehir yasamından tut iş stresine, kariyer kaygılarından tut küçük hesaplara kadar pek çok konudan dolayı vakit bulamadığı bir devirde yaşamamıza rağmen, sevilen kişi olmanın verdiği cesaret ve enerjiye şaşmamam elde değil.Kendimi bir şövalye gibi hissettiren de, ölümüne kadar cesaretle bu hayata seninle birlikte tutunacağıma inandıran da aynı enerji.

Çarpan her iki kalbin zevkle aynı yola başkoymaları kadar büyüleyici bir yaşam olamaz herhalde.Kendi özgüvenlerini ve kendi özsaygınlıklarını yine kendi birlikteliktelikleriyle büyüten, çarpan etkisiyle genişleten her mutlu çift gibi, yapılacak her işin başında geleceği cok iyi tasavvur etmek gerek.Kendi gelecegimizi kendi zevkimize göre döşeyeceğiz fakat...

Bunun için biraz hayal gücü ve enerji gerekir.Zihin olarak bu işe ön hazırlık yapmak o kadar önemliki. Biraz öngörü.. İlerde neler yapacağız, nasıl yaşayacağız, nelerden ortak zevk alacağız, nelerden hoşlanmayacağız? Birbirimizin birbirine uymayan hangi özelliklerine katlanacağız... Sınırlarımız varmıdır varsa nelerdir?

Hayatımızda asla katlanmak istemeyeceğimiz her konuyu baştan aşağı dizecek sonra da kendi ortak gelecegimizi yaratmak için elimizden gelen ne varsa birlikte yapacağız.Bir lokma ekmeğe ihtiyaç duyacağımız bir gece yaşasak bile bizim irademiz birbirimize sarılış kuvvetimizle ertesi gün doğan yeni güne benzer her zorluğu aşacak güçte olmalı... Konuştuğumuz akıl danıştıgımız, birlikte oldugumuz insanlara dikkat edecek ve her koşulda önce sevdiğimiz insanın dediklerini dinleyeceğiz. Hatalar olsa bile kırılganlıklar göstermeyeceğiz..

Birbirimize o denli güçlü inanacağızki bu inancı kırabilecek güçte ikinci bir inanç olamayacak.
Birbirimize o denli güçlü inanacağızki bu inanca kırabilecek güçte ikinci bir inanç olmayacak.
Birbirimize o denli güçlü inanacağızki bu inancı kırabilecek güçte ikinci bir inanç olmayacak.
Birbirimize o denli güçlü inanacağızki bu inanç hiç bir iki-kişinin bu dünyada yaşayamayacağı bir inanç olacak.
Birbirimize o denli güçlü inanacağız!!!

Sadakatimiz Onurumuz,
Sevgimiz Namusumuz,
Üstünlüğümüz birbirimize olan İnancımız olacak.
Biz birbirimize gösterdiğimiz saygıyı bizden daha büyük bir Allah ve Resulü dısında kimseye göstermeyeceğiz.
Sıkıstıgımız anlarımızda O'nun kapısına sıgınacagız ve ondan medet umacagız.Bize ve sevgimize dayanıklılık vermesi için gözü yaşlı iki sadık kul olarak dua etmesini bileceğiz.
Bizden taşan bu sevgiyi tüm insanlara yaymak için çaba göstereceğiz.Hayatımızda bu katkıda bulunma ve olumlu düşünme gücünden doğan enerjimizi bonkörde harcayacak ve amaçlarımıza ulaşmak için umarsızca çalışacağız. Ortak amaçlarımıza ulaşmak için sabahlara kadar çalıştığımız gecelerimizin ve sabırla beklediğimiz sıkıntılı günlerimizin arefesinde yeni güne bunu birlikte yaşamanın mutluluğu ve amaçlarımıza ulaşmanın verdiği huzur ve güvenle başlayacağız.Ve bugünleri ortak sevgimizden doğan öngörümüzle tahmin ettiğimiz için daha çok mutlu olacağız.

Her sabah tüm dünyaya aşkımızı tekrar tekrar ilan etmekten ve sözleşmemizi ezberleyinceye değin tekrar tekrar okumaktan asla sıkılmayacağız.

erkan ören /01.12.2007 /02:00

Pazartesi, Kasım 26, 2007

Hayatımın Rengi

Sımsıkı sarılmak,sımsıkı..hayal meyal bir evde kalmış iki yalnız gibi.dağın basında ikimizden başkasının olmadığı bir sıgınakta yolların karsılastırdıgı ,yağmurda ıslanmıs ama gururlu,günlerce yememekten aç ama utangaç iki kalbin yavaş yavaş birbirine sokulması.
puslu pencereden dısarı izleyen gözlerin bugu bugu olmus.. pencerenin dısında karanlık var.karanlık yani yalnızlık, pencerenin dısında ıssızlık ve belirsizlik, pencereden dısarısı cakalların yuvası.sıcacık kalbimde köpüren kor, damla damla buharlasıyor..
Sonra sevgimiz gelişiyor,sevgimiz çiçeklenirken dısarda hep kıs hep soguk var.sevgimiz arttıkca kalbimiz deliriyor,inanamaz hale geliyoruz.inanamak, inanmıs gibi yapmak, sonra kendinle dalga gecip sanki birazdan bozulacakmıs gibi üzülmek,tekrar her sey devam ediyor ne güzel deyip sevinmek...duygusallık ve ask adına yazılan tüm cümlelerde iki kelime eksikti,birisi senin adın birisi benim adım. (bu son cümle internet sitelerinin aptal aşk cümlelerine benzedi ama böyle aktı zihnimden ben de bozamadım:)
Hayal et güzel kız..gelecegi hayal et..ufuklara bak...her sey orda seni ve beni bekliyor.İnanc geliyor dalga dalga, güven-cesaret-yetenek birbirini bilemiş,aşka dönmüş yaşam bir cosku olmus,yasam ustalıkla yürütülen bir gemi gibi,basında iki kaptan var.iki kaptan onu istedigi ülkeye götürmekte serbest..yeterki üzülme,yeterki iyi düşün,yeterki kendine acı verme..mutluluğun sırrı cok basit : SEVMEK, GÜLMEK, ÇALISMAK.
bunu yapmak.. evrensel bir sevgiyi içimize yerleştirmek.sevgi ama her seye sevgi..her gün bastıgın otu yarın sabahtan itibaren sulamaya başlamak,taşa saygı duymak, agaçlarla konusmak, kırlara selam vermek, bir selam da düsmanıma vermek, onları ve tabiatı tersine cevirmek, bahar aksamlarının hüzün dolu gün batısları artık yarın yeni bir güne gebe..güneş yüzünü gösterirken ben coktan yeni güne hazır olarak kalkacagım.

Pazar, Kasım 11, 2007

İnsan Olmanın Verdiği Acı

İnsanlık adına,tarih adına yaşam adına ne için var oldugumuz adına sürdürülen tüm akıl yürütmeler adına tekrar ve tekrar kafalarımızın içinde zonklayan sorulara inat haykırmak gerekiyor: İNSANIZ VE OLAYLARI,DURUMLARI VE KİŞİLERİ KONTROL EDEMEMENİN ACISINI YAŞIYORUZ.
Gündelik yasamda pek cok arkadasımızın,abimizin ve kardesimizin yasamın içinden cıkılamaz çelişkilerine aldırmadan keyifle ve altını cizerek söylemek gerekirse istikrarlı bir biçimde yasayabilmelerine hayretle bakıyorum.Kimi zamanlar insan kendini varıp varabilecegi en üst noktada hayal etse bile içini kemiren bir rahatsızlık vardır.Ne için yasıyorum,bu dünyada neden bu kadar haksızlıklar var..dünya neden adaletsizliklere gebedir?neden bazı insanlar diğerleri kadar iyiniyetli düşünüemezler..Bizi diğer insanlardan ayıran farklılık nedir?Empati toplumu sevgi toplumu ve kardeslik adına neden gereken cabaların hepsinin bir an önce uygulanması gerektigine sizin kadar inanmazlar?
Neden rutin işlerden sıkılırız?Neden yaratıcı ve farklılığını ortaya koyan davranıslar sosyal davranıs kurallarının içinde yerini alamaz?
Bizi başedemediğimiz bunca problemin içinde yaşamaya zorlayan nedir?bunca problem varsa bu problemlerin cözümü için neden bazı insanlar gereken girişimlerde bulunmazlar?Yada buna yeltenenler varsa bizler neden bu adamları takip edemeyiz.
Değerlerimiz nedir?Medeni bir insanın hayata baglanması için ne gereklidir?Çalısmak sadece para kazanmak içinse, para ile birlikte gelen ne tür bir zevk bizi motive edebilir?aksamları bindigimiz arabamız mı?Evde sıcacık yanan soba mı?Evde bizi bekleyen mobilyalı evimiz mi?Anlamsız bir gidiş de gidiyoruz.Çalısmak akıllı bir insan için her seyden önce gelecege dönük,makam ve mülk dısında sahiplendigi bir hedef için olmamalı mıdır?İnsanların günlük yaşamlarının ötesinde derin bir bag ile baglı oldugumuz ne olabilir?
Evde sıcacık odanızda cayınızın demlenmesini beklerken,bugün için ne yaptım dediginde insanın elde ettiği ne olmalıdır?
Hayat felsefemiz -dini inanclar dısında- nasıl yorumlanmalıdır?Başarının bize verecegi en önemli sey kendine daha cok güvenmek ve kendini severek yasamaksa,bu güvenc ve sevginin sınırları ne olmalıdır?Hangi noktada durmak gerekir?Başka insanların saldırısına ugramadan veya sözlü tacizlere maruz kalmadan bu sınırda naasıl kalınabilir? herkesi mutlu etmek kabil degildir mantgına inanmak zorundamıyız? herkesi inandırmaya veya mutlu etmeye gücümüz yetmiyorsa, devamlı süphe ve tedbir içinde mi yaşamak zorundayız?Yaptıgı her davranıstan zevk alan,kendini mutlulukla benimseyen,baaşrılı ve mutmain (tatmin olmus) bireyler yetiştirebilmek için onlara hangi degerlerin daha önemli olduguna inandırmalıyız?
Başkalarına inanmayan bunca insan varken bu inancsızlık içinde nasıl olupta yasamınızı devam ettirebiliyorsunuz sorusuna neden doyurucu bir cevap veremezler?
Gerçek yasam dedikleri, öz-kişiliği ve doyurucu yasam sürmek isteyenleri devamlı rencide etmek demekse, onurlu hiç bir insanın buna katlanmaması gerekmezmi?
Evet bence insan davranıslarını sekillendiren cok sıkı bir mantık vardır.Örnegin degisik karakter tipleri için degişik düşünme biçimleri ve bunlara göre her davranısları,sözleri ve hatta bakıslarının bile sekillendigi bir yasam.Dolayısıyla cimri bir adam gibi olmak için cimri adam olmanın gerektirdigi mantıga sahip olmak gerektigi gibi, akıllı ve ahlaklı bir adam olmak için, onun mantıgını kavramak gerekir.Ahlaklı olmak mı neye istinaden?Ahlaksızlığın yaptırımı sosyal dıslanma oldugu için ahlaklı olmalıyım türünden mantıklar değil elbette.Örnegin ahlaklılık kavramı içsel bir dürtü gibi insanın kendine has bir özelliği olmalı.Bunu inannçlarla saglayabilir.Neye inanarak?yaptıgım her ahlaksızca davranıs baskalarını rahatsız ettiği gibi ben de aynı ahlaksız davranıslara muhatap olabilirm de o yüzden gibi.Elbette bunlar sadece bir örnek ama sanırım kafamızdaki tüm sorulara cevap bulmak için cok daha detaylı düşünmemiz gerekiyor.Ve peşinen teslim etmeliyiz ki, hayatın içinde yer yer karsılastıgımız sıkıntılı dönemlerimizde sabit durabilmek cok önemli.Sabit yani,köklerine bağlı, sarsılmadan ve inatla hayatın zorluklarına meydan okuyup kafamızı salih emellerden ve umutlardan ayırmadan.Bu şekilde düşünmek ve yasamak için caba sarfederek.