"Kameralar golü atan futbolcunun peşinde koşarken golü yiyen 11 kişiyi unutuyoruz; tüm gözler Oscar'ı kazanan yönetmende oldugundan kaybeden onlarcasını görmüyoruz; üzellik yarısmasını kazanan kzıın sevinç gözyaşlarından kaybedenlerin hıçkırıklarını duymuyoruz. Az olan mutlulukları seçtiğimiz için; çok olan mutsuzlukları ıskalıyoruz. Sonra da zannediyoruz ki tek mutsuz olan biziz. Hayır öyle değil. Mutluluk geçicidir, hep mutlu olamayız. şu herkes için geçerli ki, hepimiz eninde sonunda mutsuzuz.Mutsuzluğumuzla baş etme kabileyetlerimizi geliştiremezsek, işte o zaman mutsuzluğa mahkumuz. Ahmakça mutluluk peşinde harcadığımız zamanın bir kısmını mutsuzluğumuzu anlayıp onunla baş etmeye harcasak, hepimiz yaşantımızdan daha çok tatmin oluruz. O yüzden bu kitabın konusu mutluluk değil mutsuzluk.."
"Mutlu olmak için tüm bireylerin aynı yöntemleri kullandıgı bir toplumda yaşamak insanları birbirine benzetip nesnelleştirir. Kişisel gelişim adı altında yapılanlar, kitle içinde kaybolup şeyleşmekle son bulur.
Öte yandan mutluluğun genel geçer tanımlarının peşinde koşarken nesneleşip, kitle içinde kaybolan bireyin tekrar kendisiyle karşılaşıp, bir özne olarak geri dönmesinin yolu, mutsuzluklarının farkına varmasıdır.Mutsuzluk bize ait, bize ait özel durumların,bize özel duygusudur."
" "İnsan gerçekten isterse başarır" gibi safsatalara kulak asmadan sadace sunu bilelim ki , bir şeye bize ait, kendi seçtiğimiz bir anlam yükleyebilirsek onun için mücadele edecek enerjiyi buluruz.Sonuçta belki başarırırız blki de başaramayız ama istemek anlamlandırmak bize güç verir."
"Şehrin hızlı yaşam trafiğinin yoğun ve yorgun bireyleri, acı bir monotonluğun eşliğinde, dar bir belirlenmişlik içinde sıkışmış, her yeni bir gün bir öncekinden pek de farklı olmayan işler yapmaktadırlar.Her gün aynı saatte uyanıp , aynı yolu gidip,aynı işyerlerine ulaşmakta, o işyerinde hep birbirne benzer işleri birbirine benzer ilişkiler eşliğinde yapıp, tekrar aynı yoldan evlerine dönüp, önce her gün izledikleri diziyi, sonra da yarışma programını seyrediip ertesi gün aynı saatte uyanmak üzere yatmaktadırlar.
İşine yabancılaşmış, öznelliğini kaybetmiş, kurulu bir makine gibi yaşamakta olan, hayatına yenilikler eglencveli bir hobi gibi yeni deneyimler sokma motivasyonu bulunmayan bu bireylerin, psikolojik olarak saglıklı kalabilmeleri oldukça zordur. Bu kişilerin can sıkıntısına monotonluğa ve muhtemel bir psikolojik rahatsızlığa engel olmak için, içeriğine olursa olsun, kendilerinin belirledikleri, dünyadaki pozisyonlarını renklendiredek bir anlama ihtiyaçları vardır."
Mehmet Şakiroğlu
sarsıcı bir kitap..Her bir cümlesi birer tokat indiriyordu suratımın tam ortasına..kitap bittiğinde sersemlemiştim.Aval aval insanlara baktım, kendi yaşantıma baktım tekrar,söyle diyordum içimden sen burda olmamalıydın, başka bir seyler yapıyor olmalıydın.
1 yorum:
That is inside of me, which you or elsewhere we are..that is not to me but for us inside me which i couldnt which ı wouldnt. who am ı, ı am the reel part of the destiny.
Yorum Gönder