Translate

Pazar, Mayıs 27, 2012

Johnny Cash : "Sefalet,Deha ve Aşk", Walk the Line

Walk the Line filmini izleyinceye kadar bu adamın kim oldugunu bile bilmiyordum.  Ben sadece filmi ve karakteri anlatmak istiyorum. Çocukken abisinin ölümünden babası tarafından sorumlu tutulmanın ezikliğini anlatmak istiyorum. Yıllar boyunca bu ağır yükün altında müzisyen olmanın zorluklarına katlanmanın ve müzisyen olduktan sonra ruhsal dengesini haplarla sağlayan bir adamdan kısaca bahsetmek isterim. Ömrü boyunca, 20 yasında 30 yasında 40 yasında 50 yasında bile hala bu ezikliği yaşamış bir adam. Belli ki çok hassas.Kaba gözükebilir, belki pek çok durumda insanlara kötü davranmış da olabilir. fevri ama sanatını icra ederken kararlı. hahaha..Ama salakça bir tutkunun peşinden iki cocugunu ve karısını iki kere boşanmış bir kadın için (June Cash) harcayan bir adamdan bahsediyorum. Dış görünüşte hayatla mücadele edemeyecek kadar hayalperest, gerçekleri idare edemeyecek kadar sanal bir adam, milyonların sevgilisi olmuş. Ne salakça di mi? ama çok gerçekçi. Şimdilerde duyuyoruz, insanlar daha yenilerde büyük sanatcılar uyusturucadan hapsi boyluyorlar. Diğer taraftan bir şeyler üretmek için kestirmeden bir metod da bulmuşlar, transa girmenin kısa yolu, üretmenin, beynini tepeleyerek, portlatarak bir kaç melodi çıkarmanın, ve sonra da onca boku yemene rağmen hala iyi insan olmanın. Paradokslar yaşamı. 
Filme gelince gerçekten güzel vermişler o psikolojiyi.Tabi burda Gladyötörün kötü adam Brütüsü, İşaretler filminin başrol oyuncularından, Joaquin Phoenix in müthiş oyunculuğunu isteseniz de yadsıyamazsınız. Country müzik bizden bir müzik tarzı değil diyenler çıkabilir. Onlara da derdimi izah edemem kusura bakmayın.Aslında ben de çok sıklıkla dinlemem. Ama bu adamı sevdim. Filmden sonra daha çok sevdim. Tavsiye ederim.Meraklısına not: imdb: 7.9

Perşembe, Mayıs 10, 2012

TEOMAN

Eski teoman albümlerini,yenilerini ,son parçalarını, konserlerini tekrar tekrar dinliyorum. Eski bir fanatiğiydik ..Liseden.. Kasetten, ilk defa rokçuyuz diye kendimiz farklı hissettiğimiz yıllardı. Kafa sallamanın, bara gitmenin filan nasıl olduğunu merak ettiğimiz, ama bunu yapacağımızı aklımızın ucundan geçirmediğimiz yıllar. Bu terbiyesiz sözler yazan ve bunları besteleyen ahlaksız adamın müziklerinden ne keyif mi alıyorduk..O zaman sorsan abi. baksana süper bi şey bu gitar, elektroinik filan diye bas bas cevap verirdik. Teoman banyosu. Ahmetim sen iyi bilirsin. Niye yazıyorum, bunu ben de bilmiyorum.
Yaşam tarzımızın nasıl şekilleneceğini kestiremediğimiz, deli fişek umutlarımızın olduğu, hayatı hafdif bir yüz kızarıklığı ile geçirdiğimiz, cebimizdeki paraya göre duygularımızı bir anda coşturabildiğimiz demlerden bu yana pek bir şey değişmemiş. Teoman yüzlerce yeni şarkı bestelemiş, biz birer meslek erbabı kamuda patlaya patlaya çalışırken, rock müzik dinlemenin bir yaşam tarzını beraberinde getirmek zorunda olmadığını seziyorduk.Ya da canımız belki böyle istedği için böyle düşünüyorduk. Oysa hep gıpta ile baktığımız bir felsefedir özgürlük ve istediğimiz gibi konuşabilmek, yaşayabilmek, sevişebilmek.İstemediğimize eyvallahımız olmadan , çılgınca, kendi bedenlerimizi ve fikirlerimizi istediğimiz gibi kırıp dökerek ve kendimize acıkmaksızın yaşamanın verdiği haz. Para bitince yoksun. Cafede, konserde, dışarda. Evde otur kitabın başında pinekle. Oluınca özgürsün.
Müslüman bir ülkede zevkle rock dinleyip sözlerine -bu ahlaksız adamın!- eşlik edip, sonra da cuma namazlarına gidersin, küpe takarsın, sonra oruç tutarsın. Kendini farklı hissedersin. Güzeldir bu duygu hala yaşamak isterim. Har vurup harman savurarak, hırsla ve inatçılıkla herkese kafa tutarak, kendini her şeyi yapacakmış gibi hissedip, aşık olur osurur, terkedilir sonra ağlar, akşam sofrada aileye bir şey çaktırmasam da bu işlerden vazgeçsem diye vah edersin.Gülmek geliyor içimden. Gülmek ve özgürce bağırmak, küfretmek.Teoman bu gençliği 40 nda 45 inde bile betimlemeye devam ediyor.İşte bak.: İstanbul'da
"Savrulmuş her şey bitmiş her şey ben yokken..taa en derinden iliklerinden..kalbimi astım ceketimin yakasına aşktan kederden pişman geçmişten İstanbul da dersin sonra..Nefes alır gibi sanki yalanlar söyleyince sesim öyle yüksekti ki kendim bile inandım.Öyle ya da böyle zor sözlerini unutmak en sevdigim sarkının."
Bazı arkadaslarımız, abilerimiz bunu anlamakta zorluk cekeceklerdir. Yapı olarak veya karakterden kendini hep baskılamış veya düşünce olarak kalıplarını aşamamış bir kişi bu duyguyu anlayamaz.bu şöyle bir şeydir; kural : Kuralsız ama asilce, yüce ve asil, yalansız, dürüst ve bir kahraman gibi olmak. Gençler bunu ister biraz. Hepimiz buna benzer şeyler istedik. Geçti ama geçiş dönemlerinde, herkesin şikayet etmesini yeni gençliği anlamamasını anlamıyorum. deden seni anlıyor muydu arkadas, onu bırak baban anlıyor muydu sen gençken seni? dizini kırıp aynı baban gibi bıyık bırakıp mı büyüdün?
::)) Bir insanı anlamak için, onun yaşadıklarını doğal karşılamak gerekir. Ahkam kesenlerden uzak durmak lazım.
Bu teoman şarkısı şunun gibi bir şeydir:

CREEP:
Dudaklarında sızlanmamı var
Nefes mi alamıyorsun
Sen kapıda üşümüş bir not kagıdısın
Bahçemde serpilmiş bir tohumsun
Şu köpekler karsıdaki taşlar
Dirseğindeki kabuklaşmış yara
Seni izlerken
Sen
ayyaş gibi içiyorsun
ve ağlıyorsun
ağlama adamım
ağlama
yeter süründüğün
Kemerini sık Ciğerini doldur
Ve SÜR arabanı artık

Sokakta kalmış kedi
Kulaklarını örtün namusunun
Canı ne isterse onu yapsın
Sehre sorun kimliğini
Düşürülmüş kişiliklerin içinde,
yaşasın yaşasın
Sadece bir kediyiz.


Salı, Mayıs 08, 2012

Açlık

Damaksız ve özgür yaşamına
Kum bacaklarına baktı ve
Dizindeki yaraya ve boş ceplerine
Kuru ekmeğe baktı ve
Sıkılmış bir bardak düşünce geldi
Dikilmiş bin yaprak portakal
Atılmış kitaplar, yenilmiş dayaklar
Onsuz geceler, Rabsiz dualar
Geldi aklına ve.

Yalnız gecenin birinde
Yalnız türkü filan dinlerken
Hazlarla dolu ruhu binde bir kere

Ruhu uyuşmuş bir köpek gibi
Gözleri yorgun, ritm ritm canlanır
Ruhu uyşmuş bir filozof gibi
aklı uçmuş, cepken delik
Kaburgalarını mesken edinmiş
Açlık ile barışık, yokluk ile karışık
Gözü aç ruhunun.
Bu gece ve her gece.

Erkan Ören

Pazartesi, Mayıs 07, 2012

Anna Karenina Okumaları

Notlar,Alıntılar
1) Yasak Aşk ve Evlenme Nedenleri.
Vronskiye öylesine basit gelen söylerken kendinden utandığı aşk yeminlerini Anna içine sindire sindire dinledi böylece biraz sakinleşti. Ertesi gün büsbütün barışimış olarak köye gitmek için yola çıktılar.
 -"Öte yandan belki Anna şöyle düşünüyordu: " beni seviyor Vronski, beni seviyor buna inanmalıyım. Allahım bana yardım et.Artık bu karmakarışık durumla başedemez haldeyim."
- s. 698.
" Kendi kendine düşünecek ne vardı? Neden olmasın diyordu. Evlenmeden önce, hani evliliğe karar veremediğimizde mantığımızın sürekli konuşur bir şekilde mantığımıza dayattığı sorulardandı. Hangi nedenlerden bir kızla evleniyorum? sergey sıralamıştı:Önce Maria nın anısına sadık kalacağını söylüyordu..Bundan iyisini bulamazdım.Varenka gençti ve güzeldi.Üçüncü nedeniydi bu da. Sosyeteyi seviyor ama ondan tiksiniyor dördüncü nedeni. hristiyandı hem de iyi bir hristiyandı. Fazla zengin değildi, herşeyini Sergey e borçlu olacaktı.

2) Kıskançlık :
s. 715
" Karısı Kiti nin Vasenka nın güzel yüzüne dikkatle bakarak anlattıklarını dinlemesi karşısında, Levin çakmak çakmak gözleriyle onu izliyordu. O anda aklından neler geçiyor olabilirdi? bir erkeğin kadınına kur yaptığını sezmesi bunu ifade ederse içine düşeceği gülünçlükten de kaçındığı için gittikçe sinirlenmesi. Eğer o esnada arada bir konuşma varsa, durumu idare etmek için yapmacık yapmacık konuşması. bunlar erkeği zor duruma düşüren durumlardır. ve bu anlarda kişinin düşündükleri ve konuştukları birbirinden tamamen farklıdır.
" Kıskançlık hali bir kendinden geçiş halidir.

3) Çocuk ve yapmacıklık:
" İnsan yalnnızca iyi örnek olmak iiçin davranarak iyi insan olabilir mi? Nasıl olursa olsun yapmacıklık en zeki, görüşü en güçlü insanı  bile aldatabilir ama yapmacıklıkk ne denli ustalıkla gizlenmiş olursa olsun, en akılsız çocuk bile bunu hemen görür ve soğur."

4) Bakışlar ve Zeka
"-Bazen birisinin bakışı çok garip gelebilir. Anlam çıkarmaya çalışan gözler, feri sönmüş gözler,duru gözler, kıskanç gözler, şaşkın gözler, birbirinden farklı ifadeler verebilir, ancak şunu bilmek gerekir ki, hangi göze bakarsanız bakın,  o anlamı anladığınız anda karşı taraf sizden korkmaya başlar. İşte buna Zeka denir dostum."

5) YARDIM ETMEK ve VİCDAN

" Kendi vicdanını rahatlatmak için yardım etmek; kendi vicdanını para ile satın almak demektir. Yardım etmek ile vicdanını rahatlatmak amacına ulaşan kişi, vicdanını rahatlattığını düşündükten sonra yardıma daha çok muhtaç kişiler karşısına çıktığında yardım etmeye yanaşmayacaktır."