
Walk the Line filmini izleyinceye kadar bu adamın kim oldugunu bile bilmiyordum. Ben sadece filmi ve karakteri anlatmak istiyorum. Çocukken abisinin ölümünden babası tarafından sorumlu tutulmanın ezikliğini anlatmak istiyorum. Yıllar boyunca bu ağır yükün altında müzisyen olmanın zorluklarına katlanmanın ve müzisyen olduktan sonra ruhsal dengesini haplarla sağlayan bir adamdan kısaca bahsetmek isterim. Ömrü boyunca, 20 yasında 30 yasında 40 yasında 50 yasında bile hala bu ezikliği yaşamış bir adam. Belli ki çok hassas.Kaba gözükebilir, belki pek çok durumda insanlara kötü davranmış da olabilir. fevri ama sanatını icra ederken kararlı. hahaha..Ama salakça bir tutkunun peşinden iki cocugunu ve karısını iki kere boşanmış bir kadın için (June Cash) harcayan bir adamdan bahsediyorum. Dış görünüşte hayatla mücadele edemeyecek kadar hayalperest, gerçekleri idare edemeyecek kadar sanal bir adam, milyonların sevgilisi olmuş. Ne salakça di mi? ama çok gerçekçi. Şimdilerde duyuyoruz, insanlar daha yenilerde büyük sanatcılar uyusturucadan hapsi boyluyorlar. Diğer taraftan bir şeyler üretmek için kestirmeden bir metod da bulmuşlar, transa girmenin kısa yolu, üretmenin, beynini tepeleyerek, portlatarak bir kaç melodi çıkarmanın, ve sonra da onca boku yemene rağmen hala iyi insan olmanın. Paradokslar yaşamı.
Filme gelince gerçekten güzel vermişler o psikolojiyi.Tabi burda Gladyötörün kötü adam Brütüsü, İşaretler filminin başrol oyuncularından, Joaquin Phoenix in müthiş oyunculuğunu isteseniz de yadsıyamazsınız. Country müzik bizden bir müzik tarzı değil diyenler çıkabilir. Onlara da derdimi izah edemem kusura bakmayın.Aslında ben de çok sıklıkla dinlemem. Ama bu adamı sevdim. Filmden sonra daha çok sevdim. Tavsiye ederim.Meraklısına not: imdb: 7.9
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder