"Kasvetli bir gece..Aksamdan bozma bir sorumsuzluk.Düğün telaşı,nikah töreni.Ardından kocaman bir restorantta buluşan tanıdıklarımıza selamlar iletmek.
Gelen 3-5 kişi.Yer nefis,denize nazır,tamamı cam pencere döşeli,temiz bir mekan.
Tokalaşmalar, sırıtışlar.Aklımın ermeyeceği pek çok ayrıntı.(Kol düğmesinden,ne renk elbise giyileceğine kadar) Salon kibarlıkları, nezaketli bakışlar,kibar beyfendiler,şık hanfendiler.
Gelin Türk, damat İngiliz.
Sonra müzik girdi.Çello ve klarnet çalan iki çoçuğun bulunduğu köşeden yapay çiçeklerle süslenmiş diğer köşesine kadar gezindirdiğim bakışlarım, şaraplar, şampanyalar, karidesler vs.vs.
Takım elbiseli şatafat, içki ve müzikle payelenmiş.Rakı şampanya,dekolte kıyafetler, dekolte konuşmalar, maksat eğlenmek..
Bir an için ortama kendimi çok yabancı hissediyorum.Terlemeye başladım.Adı kokteyl, olan bana oldu.Kokteyl gibi oldum.İçimde bir bin düşünce çocukluğuma kadar iniyorum.
Bu müzik bu gösterişli mekan bana ait değil,bu zevk benim değil.Burda ne işim var.
Velakin içimdeki şeytan buraya geldiğim için ortama uymak zorunda olduğumu fısıldadı.Ve olan oldu,barajın kapaklarını açtım,koyverdiğim düşünceler lastik toplar gibi nereye sıçtrayacağı belli olmaksızın sağa sola saçıldı.
Meydanda bir sorumsuzluk ve etiketinde eğlence yazan bir akşam.Şüphesiz sevdiğim arkadaşımın düğününde bulunmalıydım.Ama kendimi yitik hissettim o akşam."
1 yorum:
Yorum Gönder