Üç kapılı bir binanın önünde
duran Süleyman, hemen karşısında cılız mı cılız ince uzun
bacaklı Kadriye ve arkadaki apartmanın son katından olayları
izleyen Kerem. Süleyman daha ikinci sınıfta üniversitede. Dünya adlı
gezegende kimi
öğrencilerin daha içine oturmakta zorlandıkları standart yaşam kapsülüne
çoktan oturmuş, kumanda kolu elinde bir sürücü rahatlığıyla
insanları ve olayları yönetebilecek kabiliyette.Zeki ve parlak,
ama şişman.Apartman sakini gözcümüzün adı Kerem.Bir matematik
dersinde hocası oglum sen mankafalısın dediği için mankafalı
olduguna uzun yıllar boyunca inanmış, özenerek yaşamayı bir
yaşam biçimi haline getirmiş, inatçı bir Karamazof. Kadriye
attan düşmüş bir eşek. Tamamını erkeklerin oluşturduğu bir
meslek lisesinden mezun olduğu için kendinden erkeklerin her
noksanını bildiğini söyleyerek bahseder. Kerem, kendini bugün
bir kuş kadar- hatta daha hafif hissediyor. Anne babası alt kattaki
hatice teyzelerle yenice tatile gittikleri için dün gece istediği
saatte gelmiş, istediği kadar gürültü etmiş, yemiş içmiş,
hatta salonda porno izleyip mastürbasyon yapmış, Kadriye fena
parça değil. Bir kere verse diye hayal kuruyorken, elindeki sapanı
neredeyse düşürecek.Bu şişkonun Kadriye nin sağında solunda
gezmesinden çok rahatsız oluyor. Süleyman, eski sınıf arkadaşı
ama ona ufaktan bir korku salmalıyım. Kadriye mini eteğiyle
süleymana bakarken, Süleymanın kolları kadar olan bacaklarından
biraz da utanıyor sanki. Gözlerini açabildiği kadar açmış:
“Süleyman yalvarırım bana gerçeği söyle. Beni.....(tüh lan
ses kesildi)....”
Kerem sapanı iyice gerdi. Taşı
bırakmak üzereyken aklına çocukken oynadıkları tüftüf geldi.
Bir inşaattan bir elektrik kablo borusu kes, küçük kağıtlardan
küçük külahlar yap. Dilinle yapıştır ağzınla fırlat.
Tüf...Haa..tam isabet. O zaman neydik be..Yamyam gibiydik lan. Yarı
deli, yarı aç, yarı çıplak sokaklarda akşamı ederdik. Hürdük.
Hayatımızın en hür yıllarıymış.
...O da ne.Robert De Niro .Senin ne işin
var burda. Ben Stiller ve Robert De Niro nun birlikte oynadığı
“Meet the Parents.” filmindeki kayınbaba rolünde. Yine aynı
karizmatik, inatçı, kıskanç ve huysuz baba rolünde. Dediğim dedik
kayınbaba bi gözünü kırparak iki parmağını bana çevirmiş.
Senin ne işin var burda. Van Persie nin Almanya ya attığı golü
bildin mi..2012 Avrupa futbol şampiyonasında Hummels'in bacak
arasından girip 30 metre boyunca hızlanarak gol olan
şutunu.Hollanda kaybetti ama çok enteresen bir goldü bu.İşte
sana bu şekilde bi bacak arası yapıcam dedi De Niro. La dayı bi
git başımdan diyesim geldi yozgatlı ağzıyla..vazgeçtim.Robert
git torunlarını sev bana parazit yapma...” Kerem Robert in burda ona
eşlik edeceğini hiç tahmin edemezdi. Sapanı iyice gerdi. Kadriye
nin ağzında çıkan heceler sıralanmıştı bile. Be- ni –
se---vi-------yor---PAT. Taş süleymanın kafasına saatte 30 km
hızla gelip frensiz çarptı. Kerem fren yerine gaza basmıştı.
Kadriye nin tüm dükkanı dağıldı. Halk telaşa kapıldı. 112
acil ferhat yetişti olaya. Yerde yatan Süleymanın vücudunda diğer
tarafına geçebilmek için zıplamak zorundaydı. Süleyman fethiye
de denizin dibinde şakalaştığı günleri hatırlıyordu. Bulanık
ve tuzlu su. Uzun süre gözünü açamazdı. Ama işin ucunda
kızlara artistlik yapmak olduğunda durum değişirdi. Şimdi yine
yanında bir kız vardı. Ve birazdan evlerine ayrılacakları üç
kapılı apartmanın girişinde ayrılma kararını söylemesine çok
az kalmıştı. Şans ayrılmasında bile yüzüne gülmüyordu.
Şeytanın işi. Sonra sesler duydu. Karılar, adamlar, hepsi beyaz
kıyafetli. Üstünü soyduklarını bile hatırlıyordu. Bunu
farkedince terlemeye başladı.ama olaylar hızla akıp geçiyordu ve
müdahale edemiyordu. Suyun altından sanki hiç çıkmayacakmış
gibi.
Kadriye Bircan teyzesine (Süleymanın
annesi) ağlayarak koştu. Acil ambulans acilen geldi.Baba iş
yerinden izin aldı. Hastanede doktorun ne diyeceğini bekliyorlardı.
Kerem taşı attığından atarken ne düşündüğünden emin
değildi, ama attıktan sonra büyük bir korkuya kapıldı. Tüm
kapıları kapatıp evden 2 saat boyunca çıkmadı.
İki saat geçtiğinde kafası allak
bullaktı. Delirmişti. Olaylar olaylar. Ya ölürse, ama nişan
aldın be oğlm.Kadriye bi ara taşın ne taraftan geldiğine baktı.
Bizim evi biliyor. Şüphelenmiş olabilir.
Onİki Sene Sonra Bir Gün:
Kerem yarım kilo aldı. Yani et, yarım
kilo et. Mangal malzemeleri hazırdı. Diğer iki arkadaşıyla
arabada, bir mesire alanına gidiyorlardı. Diğer ikisinin bilmediği
biri daha vardı yanlarında Kerem in arkadaşı, Robert De Niro. Ona
yine homurdanarak bakıyordu.Üçünün de keyfi yerinde gözüküyordu.
Kerem hem araba kullanıyor hem bira içiyor hem de şarkı
söylüyordu. Kadriye ona nihayet vermişti. Hem de evli kocasına
rağmen. Çünkü kocası yani arabada oturan üçüncü kişi artık
sakattı ve adı Süleyman'dı.
ErkanoRen- RR
Bu süleyman o süleyman olmasaydı
daha iyi olabilirdi. Ama bu Süleyman o süleyman maalesef.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder