Translate

Çarşamba, Haziran 13, 2012

ÜÇ ARKADAŞ



Üç kapılı bir binanın önünde duran Süleyman, hemen karşısında cılız mı cılız ince uzun bacaklı Kadriye ve arkadaki apartmanın son katından olayları izleyen Kerem. Süleyman daha ikinci sınıfta üniversitede. Dünya adlı gezegende kimi öğrencilerin daha içine oturmakta zorlandıkları  standart yaşam kapsülüne çoktan oturmuş, kumanda kolu elinde bir sürücü rahatlığıyla insanları ve olayları yönetebilecek kabiliyette.Zeki ve parlak, ama şişman.Apartman sakini gözcümüzün adı Kerem.Bir matematik dersinde hocası oglum sen mankafalısın dediği için mankafalı olduguna uzun yıllar boyunca inanmış, özenerek yaşamayı bir yaşam biçimi haline getirmiş, inatçı bir Karamazof. Kadriye attan düşmüş bir eşek. Tamamını erkeklerin oluşturduğu bir meslek lisesinden mezun olduğu için kendinden erkeklerin her noksanını bildiğini söyleyerek bahseder. Kerem, kendini bugün bir kuş kadar- hatta daha hafif hissediyor. Anne babası alt kattaki hatice teyzelerle yenice tatile gittikleri için dün gece istediği saatte gelmiş, istediği kadar gürültü etmiş, yemiş içmiş, hatta salonda porno izleyip mastürbasyon yapmış, Kadriye fena parça değil. Bir kere verse diye hayal kuruyorken, elindeki sapanı neredeyse düşürecek.Bu şişkonun Kadriye nin sağında solunda gezmesinden çok rahatsız oluyor. Süleyman, eski sınıf arkadaşı ama ona ufaktan bir korku salmalıyım. Kadriye mini eteğiyle süleymana bakarken, Süleymanın kolları kadar olan bacaklarından biraz da utanıyor sanki. Gözlerini açabildiği kadar açmış: “Süleyman yalvarırım bana gerçeği söyle. Beni.....(tüh lan ses kesildi)....”
Kerem sapanı iyice gerdi. Taşı bırakmak üzereyken aklına çocukken oynadıkları tüftüf geldi. Bir inşaattan bir elektrik kablo borusu kes, küçük kağıtlardan küçük külahlar yap. Dilinle yapıştır ağzınla fırlat. Tüf...Haa..tam isabet. O zaman neydik be..Yamyam gibiydik lan. Yarı deli, yarı aç, yarı çıplak sokaklarda akşamı ederdik. Hürdük. Hayatımızın en hür yıllarıymış.
...O da ne.Robert De Niro .Senin ne işin var burda. Ben Stiller ve Robert De Niro nun birlikte oynadığı “Meet the Parents.” filmindeki kayınbaba rolünde. Yine aynı karizmatik, inatçı, kıskanç ve huysuz baba rolünde. Dediğim dedik kayınbaba bi gözünü kırparak iki parmağını bana çevirmiş. Senin ne işin var burda. Van Persie nin Almanya ya attığı golü bildin mi..2012 Avrupa futbol şampiyonasında Hummels'in bacak arasından girip 30 metre boyunca hızlanarak gol olan şutunu.Hollanda kaybetti ama çok enteresen bir goldü bu.İşte sana bu şekilde bi bacak arası yapıcam dedi De Niro. La dayı bi git başımdan diyesim geldi yozgatlı ağzıyla..vazgeçtim.Robert git torunlarını sev bana parazit yapma...” Kerem Robert in burda ona eşlik edeceğini hiç tahmin edemezdi. Sapanı iyice gerdi. Kadriye nin ağzında çıkan heceler sıralanmıştı bile. Be- ni – se---vi-------yor---PAT. Taş süleymanın kafasına saatte 30 km hızla gelip frensiz çarptı. Kerem fren yerine gaza basmıştı. Kadriye nin tüm dükkanı dağıldı. Halk telaşa kapıldı. 112 acil ferhat yetişti olaya. Yerde yatan Süleymanın vücudunda diğer tarafına geçebilmek için zıplamak zorundaydı. Süleyman fethiye de denizin dibinde şakalaştığı günleri hatırlıyordu. Bulanık ve tuzlu su. Uzun süre gözünü açamazdı. Ama işin ucunda kızlara artistlik yapmak olduğunda durum değişirdi. Şimdi yine yanında bir kız vardı. Ve birazdan evlerine ayrılacakları üç kapılı apartmanın girişinde ayrılma kararını söylemesine çok az kalmıştı. Şans ayrılmasında bile yüzüne gülmüyordu. Şeytanın işi. Sonra sesler duydu. Karılar, adamlar, hepsi beyaz kıyafetli. Üstünü soyduklarını bile hatırlıyordu. Bunu farkedince terlemeye başladı.ama olaylar hızla akıp geçiyordu ve müdahale edemiyordu. Suyun altından sanki hiç çıkmayacakmış gibi.
Kadriye Bircan teyzesine (Süleymanın annesi) ağlayarak koştu. Acil ambulans acilen geldi.Baba iş yerinden izin aldı. Hastanede doktorun ne diyeceğini bekliyorlardı. Kerem taşı attığından atarken ne düşündüğünden emin değildi, ama attıktan sonra büyük bir korkuya kapıldı. Tüm kapıları kapatıp evden 2 saat boyunca çıkmadı.
İki saat geçtiğinde kafası allak bullaktı. Delirmişti. Olaylar olaylar. Ya ölürse, ama nişan aldın be oğlm.Kadriye bi ara taşın ne taraftan geldiğine baktı. Bizim evi biliyor. Şüphelenmiş olabilir.

Onİki Sene Sonra Bir Gün:
Kerem yarım kilo aldı. Yani et, yarım kilo et. Mangal malzemeleri hazırdı. Diğer iki arkadaşıyla arabada, bir mesire alanına gidiyorlardı. Diğer ikisinin bilmediği biri daha vardı yanlarında Kerem in arkadaşı, Robert De Niro. Ona yine homurdanarak bakıyordu.Üçünün de keyfi yerinde gözüküyordu. Kerem hem araba kullanıyor hem bira içiyor hem de şarkı söylüyordu. Kadriye ona nihayet vermişti. Hem de evli kocasına rağmen. Çünkü kocası yani arabada oturan üçüncü kişi artık sakattı ve adı Süleyman'dı.
ErkanoRen- RR
Bu süleyman o süleyman olmasaydı daha iyi olabilirdi. Ama bu Süleyman o süleyman maalesef.

Hiç yorum yok: